HAYATI
Şair. 16 Şubat 1954 günü Niğde’de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini Niğde’de tamamladı. 1978’de Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Yeni Türk Dili Bölümü’nden mezun oldu. İstanbul Robert Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak çalıştı. 1983’te Çağrı dergisini çıkardı. Halen çalışmalarını İstanbul’da sürdüren Adil İzci, Dil Derneği üyesidir.
Adil İzci’nin “Günce” başlıklı ilk şiiri 1984’te Gösteri dergisinde yayınlandı. Sonraki yıllarda ürünleri Şiir O’ku, Nar, Şiir-lik, Hişt, Göçebe, Gösteri, Şiir Atı, Varlık, Çağdaş Türk Dili ve Yaşasın Edebiyat gibi pek çok dergide yer aldı. Çağrı dergisindeki “Türkçe Dediğin…” başlıklı dil yazılarıyla dikkat çekti.
ESERLERİ
Şiir:
- Günizi, İst.: Hera, 1997
- Su ve Yaprak, İst.: Hera, 1999
- Kır ve Gök, İst.: Yasak Meyve, 2007
- “Aşk imiş”, İst.: YKY, 2009
Deneme:
- Ağaçlar Kitabı, İst.: Toroslu, 2004
ESER ÖRNEKLERİ
Zaman Yazıları
Uzun karanlık gece
Bir yolda gider dururum
Gider dururum ki
Bir su beni izliyor
Ay da yanıbaşımda
Yitiririm ansızın
Nereye dönsem dağ
Ve gece kapkaranlık
Gözlerim derin ağır
Kalbim boyuna sızlar
Nasıl bulurum şimdi?
Kapkaranlık gecede
Giderim çok uzak
Unutur, siz kalırım
Ki ay ortaya çıkar,
Su beni izliyormuş!
Eylül I
Yaşlı zamanlarda ne çok geçtimdi
Yol yine orda ve aynı
Serinlikler taşırdım göğsümden.
Ah yolculuklarım artık böyle
Tüm aşkları sayıp dökme zamanı.
Durdum ve bir çınara yaslandım
Rüzgârın her gelip dokunmasında
Ben de uçuşup sana konuyorum:
Hoyrat yaz uzaktık onca şeyden
Ve sonunda eylül! Sen de!
Kalbim yüzünü gezinmeye başladı:
Güzel bir keder; ilk bulduğum…
II
Güzel bir keder ilk bulduğum:
Güz ipeği… Hışırdayan pastel…
Anısamak: Açık bahçe kapıları
Düşe kalka kavuşmak her birine:
Yaşlı zamanların yitik gölgeleri
Ki bazısı, yaprak dökümlerinde
Yorgun bir kuşun artrık konuşu
Ölğmden kalkıılmayacağını bilerek
Kanat kapayışı gibi anlarda.
Bir ses; gözlerinden geldi sandım
Yapraklar toprağa değiyormuş
Ürpertiyle tutunduk birbirimize:
Ömrümüz yine hazan, imge ve düş…
III
Ömrümüz yine hazan, imge ve düş
Kuşlar… Bahar yaz gözgözeydik
Yitecekler; kimbilir nerelere
Ağaçları çıplak ve soğuk…
Güz biraz da bu: Yokluğun kolaylığı
Karşımızda, boyuna dökülüyor
Bakarken hiç duymadan ölmüşüz!
İnandım, su perileri var
Yüzümüzdeki serin ıslaklık onların…
Başladı o ürkü: Sonsuz değiliz;
Bir ömürde kaç ölüm öpülüyor!
Gittim; serin sulara geçiyordu:
“Aşktan özge bir şey yok elimizde…”
IV
Aşktan özge bir şey yok elimizde
Ki bir gün biz de öğrendikti:
Hep yollarında olmalı insan
O zaman yitme korkusu duymuyor.
Yüzümüzde yine serin ıslaklık
Bahar yaz çok şey biriktirdi
Şimdi yağmurlar gibi ulaşacak
Toprak altındaki sevgilerimize.
Gökyüzüne bakıyoruz; ıssız
Odalara koşuyoruz; kimseler yok
Fotoğraflar ne için, bir gün sordundu
Baka baka sol-dur-mak içinmiş ki
Güzler içindeyiz, hep ürpertili…
V
Güzler içindeyiz, hep ürpertili
Nereye gidiyor bu kadar zaman?
Çok bakıyor, çok düşünüyoruz
Kalbimize sinsin, açıp öpelim:
Ki eylül sonları, çoktan üşüdü
Ama sessiz çiçeklerle yine morsalkım
Yine o kokular, çok eğilip öpünce.
Gördüm güzel dalgınlığında
Kederin tarağı iniyor saçlarından
Anlarım
Düşleriniz geçiyor biraz terlisiniz de.
Serinlik olacakken
Kollarınız açılır
Başlar en güzel gölgem!
KAYNAKÇA: H. Altınkaynak, “Adil İzci’nin İlk Kitabı: Günizi”, Finansal Forum, 3 Ocak 1998; H. Ergülen, “Bir Edebiyat Öğretmeni Tanıdım”, Varlık, Şubat 1998; H. Akarsu, “Günizi”, Çağdaş Türk Dili, Haziran 1998.