HAYATI
XV. yüzyıl yazarlarından. Yaşamı üzerine ayrıntılı bilgi yok. Tımar sahibi olduğu, iyi bir öğrenim gördüğü biliniyor. İstanbul’un fethinde padişahın yanında bulunmuş, ev ve dükkanların tahririyle görevlendirilmiştir. Daha sonra Sadrazam Mahmut Paşa ile Belgrat seferine katılan Tursun Bey, sonraki yıllarda sırası ile Anadolu defterdarı, devlet kethüdası ve defterdar oldu. 1499-1508 yılları arasında öldüğü sanılmaktadır.
Tursun Bey’in günümüze kalan tek yapıtı Tarih-i Ebu’l Feth (Tursun Bey Tarihi), Fatih Sultan Mehmet’in ilk kez tahta çıkışından (1442) Hadım Ali Paşa’nın Memluk ordusu ile birlikte Adana’daki savaşına (1488) kadarki dönemin olaylarını kapsar. İlk kez Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuası’nda yayımlandı. Eserin yalınlaştırılmış basımı ise Fatih’in Tarihi adı ile yayımlandı.
ESERLERİ
- Tarih-i Ebu’l Feth (Tursun Bey Tarihi ya da Fatih’in Tarihi)
ESER ÖRNEKLERİ
TARİH-İ EBU’L FETH’DEN
GÜFTAR DER FETH-İ KALE-İ KOSTANTİNİYE
Niçe cevlan ide gözde hayalün
Demidür bir nazar göster cemalün
Umaram tob-ı ahumla kılam feth
Nedenlü berk ise hısn-ı visalün
Çün hisar emri temam oldı. Saadetle dar üssaltana-i Edrene savbına göç buyurdı. İttifak göç esnasında meğer kapu halkından birkaç yiğit İstanbul çobanlarından koyun istemişler. Arada kassab savaşı vaki olmış. İstanbul meredesinden asker-i sultani göçinün temaşasına çıkmış bazı serhoş kafirler araya girüp tarafeynden kılıçlar çekildi ve davarlar kovıldı. Bu hadis olan gubar-ı cengi ehl-i kale izhar-ı adavet zann idüp bi-teemmül yağılık çanların çaldırup, kapuların yapdırup yağı oldılar. Cenab-ı saltanar meaba nisbet tekerün ahd-i misakını vasık sanduklarundan bazı ehl-i asker ağruk ve sandukların orduyile gönderüp kendüler İstanbul’un sohbeti ve temaşasınun son turfandasuna meyl itmişlerimiş. Bu esnada kale içinde bulundılar, kapanup esir oldılar. Tekür-i lain Eğerci bu hadise vukuindan gaayet müteellim oldı. Amma bu kalede kapanup kalan beğlerine sebeb-i sulh u salah ola diyü teselliyi filcümle hasıl itdi. Padişah-ı muzaffer ol kalede kalanların deryadan katre add itdi, asla iltifat itmedi. Kafir tedariki def’i mavaka idüp yarar ilçisiyile ol kalede kalan halkı gönderdi. Niçe ki istiğfar ve isti’fa itdi, cevab bu oldı ki: “Tekür-i kefür bi-teemmül nakz-i ahd idüp dostlık cüllabına su-yi tedbir halabıyıle mükedder ve müntin itdi, özri makbul olmaz. Min ba’d yağlıkdur ya kaleyi virsün ya başı kaydın görsün”. Çün ilçi meyüs gitdi ve kendü saadetle tahtına geldi. İstanbul fethinün nevarusı iftira’ına ve ol mısr-ı azizden def-i feraine tedbiri üzere esbab-ı kale-gülşay ve ühdet-i übbehet-bahş u memleket-giri neyise hazır olmasını emr itdi ve kendü aşk-bazı-i nigar-i feth ile ol kış muzdarip ül-bal ü bi-karar buyurdı. Gâhi nev-arus-i fethün eyyam-ı visali mülahazasiyile ruh-i dildar gibi hurrem ve handan ve gâhi leyali-i fırakında husul u imtina’i hayali fikriyile zülf-i pür-çin-i yar-ı nazenin gibi aşüfte ve gâhi hayal-i şikar-i nahcit-i murad ile ile ahüvan-i şevahik-i cibal boynına asdağ-ı pür-tab canan gibi kemendler salardı ve gâhi zülf-i gabgab-i dildar-ı maksud hevasında heves-i meydan-ı tob u çevgan ider idi.
KAYNAKÇA: Tulum, Mertol (1994). “Dursun Bey”. İslâm Ansiklopedisi. C. 10. İstanbul: TDV Yay. 6-7