HAYATI
Günümüz şairlerinden. 1958 yılının Şubat ayında İstanbul’da dünyaya geldi. Güzin Hanım ve Adnan Alkaya’nın oğludur. Özel Doğuş Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi’nde Hukuk, Marmara Üniversitesi’nde Basın Yayın öğrenimi gördü. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda oyuncu olarak çalıştı. 1980’deki askeri darbe sonrası dönemde işine son verildi. Daha sonra ansiklopedilerde madde yazarlığı, danışmanlık, gazetecilik ve editörlük yaptı. Ardından İstanbul Şehir Tiyaroları’na dönerek yönetmen olarak; Sevim Burak‘tan Sahibinin Sesi, Edip Cansever’den kendisi tarafından kurgulanan Bezik Oynayan Kadınlar, Beckett’ten Godot’u Beklerken ve Haldun Taner’den Kocanın Kurnaz Karısı’nı sahneye koydu. 1999 yılının Nisan ayından itibaren uzun yıllar Tiyatro Tiyatro dergisinin genel yayın yönetmenliği görevini üstlendi.
Orhan Alkaya’nın şiir ve yazıları 1982’den başlayarak Yarın, Tan, Üç Çiçek, Gösteri, Varlık, Sombahar, Ludingirra, Demokrat ve E dergileri ile Cumhuriyet, Yeni Yüzyıl, Demokrasi gazetelerinde yer aldı. Alkaya, 1983 yılında “Biten Nedir?” adlı yapıtı ile Gösteri Dergisi Şiir Yarışması’nda üçüncülük ödülünün sahibi oldu.
Şiirlerinde kişisel tarihiyle tarihteki trajik kahramanlara, filozoflara, anarşistlere ve kutsal kitaplara göndermeler yaparak hayatın anlamını ontolojik bir söylem ile irdeleme çabasında olduğu görülen Orhan Alkaya’nın hermetik bir şiir yazdığı kabul edildi.
“Başkasının yerine şiir yazmak politik bir eylemdir. Orhan Alkaya ‘başkasının yerine’ ve ‘başkaları için’ çok şiir yazdı. O yüzden şiiri sonuna kadar politiktir ve Türkçede politik şiirin en ‘şık’ örnekleri arasında başta gelir…..”
“Şiire ‘adanmış’lardan mıdır bilmem ama, ‘adanmış’ olduğunu bilirim. İlhan Berk şiire ‘adanmış’tı, Ece Ayhan şiire ‘adanmamış’tı, ama bir ‘adanmış’tı. Kurcalamaya, merak etmeye, sormaya, itiraz etmeye, söylemeye, gerekirse hır çıkarmaya ‘adanmış’tı, onun için kendini ‘önce şair’ saymıyordu. Orhan Alkaya da iyiliğin ve kötülüğün, ne tuhaf, ikisinin de hep bir ‘üçgen’le ya da gölgesiyle tanımlandığı, tarif edilmeye çalışıldığı bu topraklarda, tarihe de, siyasete de, yani hayata, ve şiire de hem ‘atanmış’ hem de ‘adanmış’tır…”
“Aşkın tarihini yazmak gibi bir misyon üstlenir Orhan Alkaya. Bu aşkın büyük bir bölümü ‘kadın’a ayrılmışken , Jimi Hendrix’ten, Ahmet Haşim’e, Janis Joplin’e, yenilmişlere duyulan aşkın da hatırı sayılır bir yeri vardır bu şiirde” (Haydar Ergülen)
ESERLERİ
ŞİİR:
- Parçalanmış Divan (1990)
- A! Etika (1991)
- Yeniden Üretilmiş Tarih (c. 1, 1994)
- Erken Sözler (1999)
- Tuz Günleri (2001)
- Yenilgiler Tarihi (cilt 1, 2002)
DENEME:
- Türkiye Hâlâ Mümkün – Siyasi Polemikler (1999)
KAYNAKÇA: Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), TBE Ansiklopedisi (2001), http://www.artfulliving.com.tr/edebiyat/unlu-sair-tiyatrocu-orhan-alkayanin-siiri-i-917