HAYATI
5 Mayıs 1895’te İstanbul’da dünyaya geldi. 16 Ağustos 1945 günü Yakacık Senatoryumu’nda veremden hayatını kaybetti. Çamlıca’da Çataldağı’nda bulunan aile mezarlığında toprağa verildi. Tam adı Mahmut Esad Yesari’dir. Karikatürlerinde M. Esad, ilk yazılarında Yesarizade Mahmut Esad, daha sonra Memduh Suat imzasını kullandı. Miralay Fahrettin Bey’in oğlu, romancı Afif Yesari’nin ise babasıdır.
Mahmut Yesari, İstanbul Sultanisi’nde sürdürdüğü öğrenimi sırasında, henüz on beş yaşındayken, “Gıdık” adlı mizah dergisinde M. Esad imzası ile karikatürler yayımladı. Bunun üzerine resme olan yeteneği fark edilince Sanay-i Nefise’ye (Güzel Sanatlar Akademisi) verildi (1914). Birinci Dünya Savaşı sırasında yedek subay olarak Çanakkale’ye gönderildi. Anafartalar’daki askeri görevini tamamladıktan sonra İstanbul’da Diken adlı dergide yayımladığı karikatürleri ile basın hayatına atıldı. Çak sayıda dergi ve gazetede yazılar yazarak hayatını devam ettiren Mahmut Yesari, “Antika Tablo”, “Asri Hülyalar”, “Ayrı Oda”, “Bay-Bayan Bekir’in Rüyası”, “Bir Sükut-u Hayal”, “Çürük Merdiven”, “Hanife Hanım Hizmetçi Arıyor”, “Sancağın Şerefi”, “Sürtük”, “Serseri”, “Turna” gibi oyunlar ile tanındı. “Çulluk” adlı romanı ile de yaygın bir üne kavuştu.
Karikatür, mizah yazıları, tiyatro eleştirileri ve öyküleri Gıdık, Diken, Yarın, Reşat Nuri Güntekin ile birlikte çıkardığı Kelebek ve Yedigün dergilerinde yer aldı. Geçimini kalemi ile sağlayan bir yazar olarak ardında yirmiden fazla roman, elli kadar oyun ve sayısız öykü bıraktı.
Gerçekçi bir halk romancısı olarak tanınan Mahmut Yesari, Cumhuriyet döneminde popüler romanın en iyi örneklerini verdiği, popüler romanın edebi romana bağlayan isimlerden biri olduğu ve yaşadığı dönemde Reşat Nuri Güntekin’den sonra en çok okunan yazar olduğu kabul edildi. Genelde yalın, akıcı ve kolay anlaşılır bir dille yazan ve yapıtlarında yer yer öne çıkan duygusallık nedeni ile eleştirmenler tarafından gerekli olduğu kadar naif bir yazar olarak nitelendirildi. Mahmut Yesari, eserlerinde ele aldığı konuları güçlü bir gözlemle ve gerçekçi, samimi bir üslupla yansıtırken toplumun çeşitli kesimlerini aralarındaki eşitsizliklere, baskı ve sömürüye dikkat çekti.
Mahmut Yesari’nin “Çoban Yıldızı” adlı romanı 1983’te Y. Yılmaz tarafından filme alındı. “Kudret Helvası” adı ile uyarladığı oyunu ise Nazım Hikmet (Mümtaz Osman adı ile) senaryolaştırdı ve Muhsin Ertuğrul tarafından “Söz Bir Allah Bir” adı ile filme çekildi.
“Sosyal ve sosyolojik sorunlara da değindiği romanlarında gündelik hayat sahnelerini açık, yalın bir dille ve ustalıkla yansıtmasını bildi. Bazı romanlarında konularını sanat ve eğlence çevrelerinden aldı.” (Behçet Necatigil).
“Mahmut Yesâri’nin vücudunu çok hırpalayan coşkun ve nizamsız bir hayat tarzını sevmesi, ruhunun yalnız beden denilen mahbese değil, bütün bir cemiyet ve dünya yapısına karşı yarı şuurlu isyanının da neticesidir. Yarı şuurlu, çünkü tam olsaydı, bu köpürüş, onun mizacında ısırgan bir istihza ve eserinde romantik bir merhamet halinde kalmayacak, ya sosyal ideallerin meşalesi halinde bir heyecan, yahut onları bir kirler nizamı halinde sistemleştiren bir tefekkür bünyesi doğuracaktı. Kendi kendinden başka yakacak şey bulamıyan bu ateş, ocağını yıkarak söndü. Hedeni tâyinde zorluk çeken her ruh isyanının kaderi. “Roman anlayışlarımız çok ayrı olduğu için görüş ve inşa tarzından ziyade kendisini san’atkâr ve insan yapısı ile sevdiğim Mahmut Yesâri’nin ölümü, Türk edebiyatını ve gazeteciliğini benzeri az bulunur bir rikkat ve fazilet örneğinden mahrum bıraktı.” (Peyami Safa)
“Mahmut Yesari’nin iddiasız, çekimser bir tevazu ile ortaya koyduğu eserlerinin, Cumhuriyet’ten sonra yetişen nesillerin roman zevklerinin yükselmesinde etkileri olduğu bir gerçektir. Eserlerinde bazen salon romanlarına has eski tipler ve bölümler, tefrika romanlarına has forma doldurma amacıyla şişirilmiş bölümler bulunmakla birlikte, onun, çoğu zamanlar çağının toplum sorunları üzerinde durduğu, halkın yaşayışına yöneldiği de görülmektedir. Yazarlığının dikkate değer yanı, konuları ve tiplerinin çok çeşitli olmasıdır. Onun, çalışma, araştırma, gerçekçi gözlem gücünü gösteren bu yanı, he men her eserinde kendini gösterir.” (Tahir Alangu)
ESERLERİ
ROMAN:
- Çoban Yıldızı (1925)
- Çulluk (1927)
- Pervin Abla (1927)
- Ak Saçlı Genç Kız (1928)
- Geceleyin Sokaklar (1929)
- Bağrıyanık Ömer (1930)
- Kırlangıçlar (1930)
- Su Sinekleri (1932)
- Bahçemde Bir Gül Açtı (1932)
- Kalbimin Suçu (1932)
- Ölünün Gözleri (1933)
- Sevda İhtikârı (1934)
- Aşk Yarışı (1934)
- Bir Kadın Geçti (1934)
- Kanlı Sır (1935)
- Yakut Yüzük (1937)
- Dağ Rüzgârları (1939)
- Tipi Dindi (1939)
- Sağanak Altında (1943)
- Bir Aşk Uçurumu (1943)
- Gece Yürüyüşü (1944)
HİKÂYE:
- Yakacık Mektupları (1938)
OYUN-TEMSİL (İstanbul Şehir Tiyatrosunda oynandı ve basıldı):
- Ayrı Oda
- Çürük Merdiven
- Sancağın Şere
- Asrî Hülyalar
- Soyulan Hırsız (1928)
- Karga ile Tilki (1928)
- Sütten Ağzım Yandı (1932)
- Kâhya Kadın (1931)
- Sürtük (1937)
- Antika Tablo
- Fener Nöbeti (1939)
- Hanife Hanım Hizmetçi Arıyor
- Kaplıca Oteli (1939)
- Müthiş Bir Hastalık (1939)
- Pencereden Pencereye (1939)
- Bir Hayal Kırıklığı (1961)
- Hasbahçe (1961)
- Kazma Kuyuyu (1961)
- Tavsiye Mektupları (1961)
- Serseri (1964)
ÇEVİRİ:
- Kayıp Yüzünden Kazanç (1936)
- Yalı Uşağı (M. Pagnol’dan, oyun, 1940)
- Erkek Güzeli (1941)
KAYNAKLAR: Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), Tahir Alangu / 100 Ünlü Türk Eseri (1974), Atilla Özkırımlı / Türk Edebiyatı Ansiklopedisi (1982), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).