HAYATI
XII. Yüzyıl saz şairlerinden. Evliye Çelebi’nin, IV. Murat’ın yaşadığı dönemin saz şairlerinin adlarını sıralarken Çelebi Katibi adı ile andığı şairin hayatı hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Şiirlerinden anlaşıldığına göre bir ordu şairidir. Öyle ki şu dörtlük:
“Bir gezi hünkarın peşine düşüp
Gece gündüz nice vadiler aşup
Taşkın sular gibi kaynaşup coşup
Düşman iklime aşup gideriz”
ordu ile birlikte sefere çıktığını, bir başkası Sultan Murat’ın ordusuyla Bağdat seferine katılmış olduğun göstermektedir. 1632’de idam edilen dönemin sadrazamı Hüsrev Paşa’nın adını anması ise XVII. yüzyılda yaşadığını gösteren bir başka kanıttır.
Katibi, aruz ölçüsü ile birkaç şiir yazmışsa da çağın modasına uymak diyebileceğimiz bu şiirlerin sanatsal bir değeri bulunmamaktadır. Hece ölçüsü ile, halk edebiyatı biçimlerini kullanarak yazdığı şiirleri ise çağının önde gelen saz şairlerinden biri olduğunu göstermektedir. Katibi’nin dili, divan şiirinin etkisi ile bozulmuş olmakla birlikte heceye hakim olduğu halk şiirinin ortak temlerini işlediği görülmektedir. “Şiirlerinde kuvvetli bir lirizm, ince bir hassasiyet, derinu bir ahenk mevcuttur” (Mehmet Fuat Köprülü). Ordu şairi olmasına, didaktik şiirler de yazmasına karşın koşmalarında genellikle aşk konusunu işlemektedir:
“Bu aşk dedikleri bir yoldur ince
Bülbüle cevreder bir gül-i gonca
Bir güzelin kendi gönlü olunca
Tenhaca odaya gelmesi vardır”
ESER ÖRNEKLERİ
KATİBİ ŞİİRLERİ
I
Ela gözlü dilberlerin lezzeti
Şeker midir şerbet midir bal mıdır?
Ne dökülmüş ak gerdanın üstüne
Kakül müdür zülüf müdür tel midir?
Kudretten enine hülle biçilmiş
Al yanak üstüne benler saçılmış
Hüsnünün bağında güller açılmış
Lale midir sümbül müdür gül müdür?
Alçakları koyup yükseğe uçmak
Böyle gerdan kırıp göğüsler açmak
Yadlara meyledip yarenden kaçmak
Adet midir kanun mudur yol mudur?
Katibi ah edip bağını ezer
Ağyarlar yavrunun ardınca gezer
Efkarlanır gönül yollarda eser
Dağ mıdır bağ mıdır yoksa çöl müdür?
II
Gurbet ile düştü yolum
Ağlayup gezer yürürüm
Efkar ile deli gönlüm
Dağlayup gezer yürürüm
Oldum işimden avare
Yakarım sinemi nare
Gönlümü zülf-i dilbere
Bağlayup gezer yürürüm
Dağlar başı oldu yurdum
Günden güne artar derdim
Ben kara gözlümü gördüm
Sızlanup gezer yürürüm
Anlatamam melalimi
Göz görmesin meralimi
Halden bilene halimi
Söyleyüp gezer yürürüm
Katibi içelden camı
Mest olup geçer eyyamı
Şaşkın sel gibi müdamı
Çağlayup gezer yürürüm
III
Görüp cemalini aşık olduğum
Hakkı bir bilürsen ağlatma beni
Uğruna serimi feda kıldığım
Hakkı bir bilürsen ağlatma beni
Bu güzellik baki kalmaz sevdiğim
Aşıkı ağlatan gülmez sevdiğim
İyilerden kemlik gelmez sevdiğim
Hakkı bir bilürsen ağlatma beni
İltifat etmeye gelsem yanına
Müddeiler sitem eder canıma
Bad duam alursun girme kanıma
Hakkı bir bilürsen ağlatma beni
Katibi der yavru öğüt tutmaz mı
Aşıkın dediği yola gitmez mi
Kara bağrım hun eyledin yetmez mi
Hakkı bir bilürsen ağlatma beni
IV
Gurbetlikte başa gelen halleri
Söylemeye varmaz dilimiz bizim
Kasdedip adular aldı yolları
Göze hayal oldu ilimiz bizim
Bizim aşımıza ağu kattılar
Ayağımız bendedüben gittiler
Aşık deyü iftiralar ettiler
Hünkara arz olup halimiz bizim
Hüsün bahçesinin gülün direrken
İş ü işret edip demler sürerken
Alemde bir sadık yâri ararken
Ağura karıştı balımız bizim
Huda yaratmıştır Levh ile Arş’ı
Her insan ne bilür alemde Ferş’i
Bihamdillah dosta düşmana karşı
Yetişti canana halimiz bizim
Alnımız açıktır yüzümüz aktır
Ümidim Hüda’dan kalbimiz paktır
Katibi billahi ölünce yoktur
Sevmeyen aduya kalimiz bizim
SEMAİ
Evvel baharda açılır
Konca konca gülün, dağlar!
Can ile serden geçilir
İçildikçe mülün, dağlar!
Arayı arayı buldum
Sana indim, aram kıldım
Ziyaret etmeye geldim
Memleketin, ilin, dağlar!
Gözüm yıldızlara bakar
Önümüze duman çöker
Cuş ü huruş edip akar
Boz bulanık selin, dağlar!
Koncadır güllerin solmaz
Yârinden ayrılan gülmez
Katibi der: Tabir olmaz
Açılmış sümbülün, dağlar!
KOŞMA
Ah, medet, Allahım, sendendir medet!
Aklım alındığı yerlere geldim
Mahabbet kaniyle karışıp taşıp
Sinem delindiği yerlere geldim
Hep ah ile zardır aşıkın işi
Kan ile karıştı çeşmimin yaşı
Lal ü mercan olmuş toprağı taşı
Cevher bulunduğu yerlere geldim
Dağların başında dumanlar döner
Bağrımın başında fitiller yanar
Firdevs-i aladan bir selvi çınar
Çıkıp salındığı yerlere geldim
Sümbülüm davası selvi daliyle
Bülbülün kavgası bahar gülüyle
Ah ettikçe ben yar kendi eliyle
Çeşmim silindiği yerlere geldim
Katibi der: Görebilsem dergahım
Şimdi suçlusuyum yüz bin günahın
Alem-i gayıbdan bir şems ü mahın
Doğup bulunduğu yerlere geldim
KAYNAKÇA: Mehmet Fuat Köprülü, Türk Saz Şairleri, I. Cilt, s:123, S. N. Ergun, Katibi, 1933’te, Fevziye Abdullah Tansel, Katibi Hakkında Notlar, Ülkü Mecmuası, s:47, İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) – Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) – Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2007, 2009) – Ünlü Edebiyatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 4, 2013) – Encyclopedia of Turkey’s Fomous People (2013)