[et_pb_section bb_built=”1″][et_pb_row][et_pb_column type=”4_4″][et_pb_text]
HAYATI
Öykü yazarı. 5 Ekim 1972’de İstanbul’da dünyaya geldi. Lilyan Hanım ile Hırayır Nurhan Karakaşlı’nın kızıdır. Orta ve lise eğitimini Sankt Georg Avusturya Lisesi’nde tamamlayan Karin Karakaşlı, Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Mütercim-Tercümanlık Bölümü’nden 1994’te mezun oldu. Daha sonra Tercüme Konseyi’nde tercümanlık yaptı ve Agos gazetesinde kültür sanat sayfası editörü olarak çalıştı.
Karin Karakaşlı’nın ilk öyküsü (“Sis’in Ötesi”) 1996’da Adam Öykü’de çıktı. Agos, Varlık ve Üçüncü Öyküler dergilerinde yayımladığı öykülerinde “yaşamın kırılma anlarını” ya da “insanların yüzleşme anlarını”, hüzün ve umut dolu şiirsel bir anlatımla yansıtmaya çalıştığı belirtildi.
ÖDÜLLERİ
- 1994 Gençlik Kitabevi Öykü Yarışması (üçüncülük)
- 1995 Gençlik Kitabevi Öykü Yarışması (birincilik)
- Ay Denizle Buluşunca ile 1997 Bu Yayınevi Çocuk Edebiyatı Roman Yarışması (mansiyon)
- 1998 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü
ESERLERİ
Öykü:
- Başka Dillerin Şarkısı, İst.: Varlık, 1999
- Can Kırıkları, İst.: Can, 2002
Roman:
- Müsait Bir Yerde İnebilir miyim?, İst.: Doğan Kitap, 2005
- Deneme: Cumba, İst.: Doğan Kitap, 2009
- Yetersiz Bakiye, 2015
Çocuk Romanı:
- Ay Denizle Buluşunca, İst.: Bu, 1997
Çeviri:
- Özel Bir Görüş (A. Brookner’den, 1997)
- Hraban’ın Kitabı (P. Esterhazy’den, 1998).
ESER ÖRNEKLERİ
YETERSİZ BAKİYE’DEN
“Ah be Sabiha… Böyle yazasım varmış sana. Mekânındayım, göğün ve yerin ortasında. Adınla bilinen şu havaalanında. (…) İşte karşımda duruyorsun. Siyah-beyaz ölümsüzlüğünün içinde, en ışıltılı halinle duruyorsun hem de. Ölümlüler acıların çizgileriyle kaplanırken sen inadına parlıyorsun. Başında beyaz pilot kasketin, yüzünde o ışıklı gülümseyiş. Genç, güzel bir kadın olarak duruyorsun karşımda. Derken elinde, boyuna yakın bombayla görüyorum seni. Fransa yapımı hafif bombardıman uçağı Breguet 19’muş tayyaren. Onun önünde, sevdiğin birine sarılır gibi poz vermişin bombayla.”
…
Halk çoluğuyla çocuğuyla dağlarda mağaralara sığınmış. Köyleri yakmışlar. Sonra o tepelerdeki mağaraların bazılar betonla kapatılmış, bazılarının ağzında ateş yakılmış ki dumandan zehirlensin, boğulsun ahali. Açıkta olanları da vurmuşlar hep, harçlik suyu kızıla boşanmış.
…
Şehrin duvarları ölmüş kadınlarla kaplı.Öldürülmüş kadınlarla.Kimisi baba,kimisi ağabey,kimisi de eski sevgili ya da eski koca eliyle canından oldu.Buradaki eski sözü önemli.Terk edilmeyi,ardında bırakılmayı hazmedemeyenlerin,kendilerinden bağımsız kurulacak hayatları kadına yâr etmeyenlerin sıfatıdır eski.Yeniye müsaade etmez. Bu kadınları da resmi duvarlara asılı olmayan bütün diğer kadınları da bıçaktan,tabancadan önce başka şekilde öldürmüşlerdir…
KAYNAKÇA: BF (27 Aralık 1999); “Öykü Ödülü: Karin Karakaşlı” (söyleşi), Varlık, Ağustos 1998; N. Mete, “Hesaplaşmanın Edebiyatı”, Artı Haber, 15-21 Ağustos 1998; M. Batmankaya, “Yaşam, Öykülerin Atardamarı”, Cumhuriyet, 5 Temmuz 1999; B. Öktülmüş, “Yaşamın Kırılma Anları”, Radikal, 19 Ağustos 1999.
[/et_pb_text][/et_pb_column][/et_pb_row][/et_pb_section]