HAYATI
Divan şairi. Vardar Yenicesi’nde dünyaya gelen Hayreti’nin doğduğu tarih ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. 1534’te Yenice’de yaşama veda etti. Burada toprağa verildi. Günümüzde Hayreti’nin Yenice’deki kabri bu şehir için önemli ziyaret yerlerinden biridir. Asıl adı Mehmed’dir. Kaynaklarda Mehmed Şah, Mehmed Çelebi ve Baba Hayretî olarak da geçer. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Mevlevî şeyhi Yûsuf-ı Sîneçâk’in kardeşi olan Hayretî mutasavvıf bir şairdir. Bütün tezkirelerde tımar sahibi bir tımarlı sipahinin oğlu olduğu geçer.
Hayreti, İstanbul’a gelip İbrahim Paşa’ya bir kaside sunarak gelirini arttırmak istediği, ancak Hayali Bey’in onu paşanın gözünden düşürdüğü için amacına ulaşamadığı dile getirilir (Aşık Çelebi). Kendisine değer verilmediğini görünce memleketine dönen Hayreti, Rumeli beylerine hizmet etti. Yaşamının sonlarına doğru iki gözü de görmez oldu, çok sıkıntılı günler geçirdi. “Hayreti ah devrden göçtü” dizesine göre ölüm yılı Hicri takvim ile 941’dir. Vardar Yenicesi’nde kurmuş olduğu zaviyede toprağa verilmiştir.
Hayreti, XVI. yüzyıl Bektaşi şairleri arasında sayılır. Bektaşiliğe bağlanmak ile kalmadı, şiirlerinde de Bektaşi inançlarını dile getirdi. Hayati, aynı zamanda bir divan şairidir. Şiirleri klasik şiir ile beslenmiştir. Divan şiirinin biçimlerini kullandığı gibi divan estetiğinde de ayrılmamıştır. Abdülbaki Gölpınarlı’ya göre Hayreti, özgün buluşları, mert, serkeş havası, içli ve özlü sevgisi ile Rumeli leventleri, yalı boyları, yerel yaşamı belirten duyarlılığı ile son derece üstün ve eşsiz şairlerden biridir. Şiirlerinde Bektaşi oluşundan gelen bir başkaldırı, bir yerleşik inançlara karşı oluş sezilir.
ESERLERİ
- Divan
- Belgrad Şehrengizi
- Yenice Şehrengizi
- Şiirlerinden örnekler için Ali Nihat Tarlan, Divan Şiiri, fas:4, s:25
ESER ÖRNEKLERİ
DİVAN’DAN
GAZELLER
GAZEL I
Ey hâce sanma sen bizi şehvet esiriyüz
Didar hakkı aşk u muhabbet esiriyüz
Subh-ı safa gibi n’ola olsak güşade-dil
Sadıklaruz cihanda sadakat esiriyüz
Azadelik vilayetinün padişahıyuz
Biz hanedan-ı Şah-ı Vilayet esiriyüz
Baş eğmezüz ererse göğe başı cahilün
Ariflerüz efendi zarafet esiriyüz
Ey Hayreti ayak tozı birkaç gedalaruz
Biz sanma bu fenada riyaset esiriyüz
GAZEL II
Ne Süleyman’a esirüz ne Selim’ün kuluyuz
Kimse bilmez bizi bir şah-ı kerimün kuluyuz
Kul olan aşka cihan beglerine eğmez baş
Başka sultan-ı cihanuz gör a kimün kuluyuz
Gam yerüz kan yudaruz guşe-i mihnetde müdam
Sanma biz kevser-i cennat-ı na’imün kuluyuz
Hüsn-i hadis kuluyuz sanma bizi sultanum
Vech-i pakünde olan an-ı kadimün kuluyuz
Terk edüp Hayretiya tac ü kabadan geçdük
Anca bu dünyeden bir köhne kiliman kuluyuz
GAZEL III
Sureta katreyuz amma ki denizdür dilümüz
Bulımaz keşfi-i endişe bizüm sahilimüz
Şöyle çabükleriyüz biz bu tarikun k’irişur
Evvel adımda adem mülkine sen kamilümüz
Gönlümüz alçak olup ger yüzümüz yerde ola
Kadr ile arş-ı mu’allada olur menzilümüz
Nükte-i aşkı tanışam ne bilür danişmend
Kim bizüm daniş ile hall olımaz müşkilümüz
Bir kadeh badeye canlar verürüz Hayretiya
Bilmezüz hamr ile mi oldı muhammer gülimüz
GAZEL IV
Ehl-i aşka küfr ü iman bir olur
Vasl u hicran derd ü derman bir olur
Mülk-i aşk içre kamu bay u geda
Bende-i ferman u sultan olur
Zülf ü haddünden cüda aşıklara
Bağ u bostan bend ü zindan bir olur
Aşıka cevr ü cefa mihr ü vefa
Kahr-ı canan lutf u ihsan bir olur
Hayreti gibi harabet ehline
Tak u eyvan genc-i viran bir olur
I
Sipahizade ismi Mustafa’dır
İşigi Ka’be-i ehl-i safadur
Edeb kanı mürüvvet ma’denidur
Haya ehli vü ismet mahzenidür
Ne diyem sana ben bir nurdur ol
II
Levandene biri bir nev-cevandur
Bir ugrın bakıcı bir bi-emandur
Ana nam ile İbrahim derler
Göreydi odlara yanardı Azer
Ya İsma’ile duş olsa fettan
Ederdi canını yolında kurban
KAYNAKÇA: Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, s. 319-320; Abdülbâki Gölpınarlı, Mevlânâ’dan Sonra Mevlevîlik, İstanbul 1983, s. 124-127; Büyük Türk Klâsikleri, III, 272-275